четверг, 24 июля 2014 г.

Özgür Adam Ⓒ Engin Duran (3)

Ülkücülerle tanışmam

Lisedeyken politika ilgimi çekmeye başladı. Bir gün aynı sınıftan bir arkadaşımla bir partinin şubesine gittik. Sanırım o gün onlar için özel bir gündü ve kutlama gibi bir şey yapıyorlardı. Orada bana da kendi partilerinin bir rozetini verdileri ben de bu rozeti okul ceketimin üzerine ilikledim.

O zamanlar çok kavgacı bir kişiliğim vardı. Aynı sınıfta giden benim gibi düşünen ve davranan iki arkadaşım vardı. Bu arkadaşlarımla beraber zaman zaman başka çocuklarla kavga ederdik.

Bir gün bu arkadaşlarımdan biri, teneffüste, ben ve diğer arkadaşım sınıfta diğer çocuklarla konuşurken, yanımıza geldi ve koridorda iki  çocuğun ceketlerini omuzlarına atarak dolaştıklarını söyledi. Bunun üzerine bu çocuklarla kavga etmeye karar verdik. Kavgayı nasıl başlatacağımızı da aramızda planladık. bu çocuklar bizim sınıfın önünden geçerken arkadaşlarımdan biri beni çocukların üzerine ittirecekti ve bu şekilde kavga çıkartacaktık. Dediğimiz gibi de yaptık. Çocuklar bizim sınıfın önünden geçerken arkadaşım önceden anlaştığımız üzere beni bu çocukların üzerine ittirdi. Ben çocuklara çarpınca önce kısa süreli bir şaşkınlığa uğradılar, ardından da ne oluyor diye sordular. Biz de birden çocuklara vurmaya başladık. Kavga ettiğimiz çocuklardan biri fırsatını buldu ve can havliyle kaçtı. Bizse kaçan çocuğun peşinden gitmektense diğer çocuğu ortamıza aldık ve acımasızca onu dövmeye devam ettik. Üçümüz birden çocuğa öyle çok vuruyorduk ki, çocuğun yüzü kan içinde kalmıştı. Hatta kanı üzerimdeki beyaz okul gömleğinin üzerine de sıçramıştı. Çocuk can havliyle bana sarıldı ama ben ona vurmaya devam ettim.

O sırada koridorda nöbetçi olan bayan öğretmen kavgayı görmüş olmalı ki yanımıza geldi. Kanlar içindeki çocuğu görünce şaşkınlıktan ve sanırım korkudan da olsa gerek hiçbir şey demeden çekip gitti. Belki başka bir öğretmeni yardıma çağırmaya gitmişti. Çocuğu sonunda bıraktık ve koşarak yanımızdan giti. Bizse hızla okuldan çıktık ve arkadaşlarımdan birinin motosikleti ile bizim eve gittik. Orada eğer bizi kavgadan dolayı sorguya çekecek olurlarsa onlara ne cevap vereceğimizi düşündük ve aramızda konuştuk. Okulun bize disiplin cezası olasılığı olabilirdi. Kavgayı diğer çocukların başlattığını söylemye karar verdik. Okula gittik ve hiçbir şey olmamış gibi derse girdik. Kimse bizi disiplin cezası için çağırmadı.

Aynı sınıfta, aynı sırada, beraber oturduğum bir arkadaşım vardı. Bu arkadaşım ve ailesi Ankara'dan  Antalya'ya taşınmışlardı. Okula yakın bir yerde hazır mutfak üreten ve satan güzel bir dükkanları vardı. Ekonomik durumları iyiydi. Bu arkadaşım bir gün bana yanından kalkmamı ve artık başka bir sırada oturmamı istediğini söyledi. Beni kovuyordu! Ona yerimi başka birine vermeyeceğimi ve eğer istiyorsa kendisinin başka bir yere oturabileceğini söyledim. Bunun üzerine onunla tartışmaya başladık. Ben okuldan eve dönerken bu arkadaşın babasının dükkanının önünden geçiyordum. Yanında büyük bir çocuk vardı ve benim geldiğimi görünce ona beni gösterdi. Çocuk bana doğru gelmeye başladı. Hemen çantamı yere bırakıp ve eldivenlerimi çıkartarak kavgaya hazırladım. Çocuk geldi ve yakamdan tuttu. Ben de onun yakasından tuttum ve bir müddet birbirimizi itip durduk. Sıra arkadaşım yanımıza geldi ve çocuktan beni bırakmasını istedi. Bununla bana küçük bir şov yapmış oluyordu. Ona çok kızmıştım. Eve gittim. O gece sabaha kadar pek uyuyamadım. Arkadaşımın yaptıklarını kabul edemiyordum ve ondan intikam almak istiyordum. Sabah okula gidince bir gün önce olanları diğer iki arkadaşıma anlattım. Bu arkadaşlarım zaten bu çocuğu pek sevmiyorlardı. Diğer sınıflardan birinde olan başka bir arkadaş da bana yardım edeceğini söyledi. Halbuki ben bu çocuğun bu eski arkadaşımın arkadaşı olduğunu sanıyordum. Buna şaşırdım, ama bana yardım edeceğine de sevindim.

Bir plan yaptık. Ben konuşmak için onu koridora çağıracaktım ve çıktığında ona vurmaya başlayacaktım. Orada bekleyen arkadaşlarım da kavgaya katılacaklardı. Onu dışarı çağırdım ve benimle beraber dışarı geldi. Dışarı çıkınca ona neden bir gün önce böyle yaptığını sordum. Bana ters ters cevaplar verdi. Planımızı bilmiş olsaydı sanırım daha farklı davranırdı. Onunla konuşurken birden bir yumruk attım ve vurmamla yüzünü yana çevirmesi bir oldu. O benim eskiden arkadaşımdı ve aslında ne kadar kızgın olursam olayım vurduğuma pişman olmuştum. Bu yüzden ona bir daha vurmadım ama o yüzünü çevirir çevirmez bana bir yumruk salladı. Attığı yumruk sol gözümün altına gelmişti. Bu yüzden kısa bir süre sonra vurduğu yer morardı. Koridorda bekleyen arkadaşlarım da hemen ona sardılar. Ona henüz birkaç yumruk atmışlardı ki çevik davrandı ve elimizden kaçtı. Ders zili çalınca sınıfta geri döndük. Bir sonraki teneffüste, ben koridordayken, bu çocuk okuldaki ülkücüleri toplayıp yanıma geldi. Beni onlara dövdürmek niyetindeydi. Gelenler arasındaki birkaç çocuğu önceden tanıyordum. Onların araya girmesiyle aramızda bir kavga yaşanmadı. Bu arada yakamdaki siyasi partinin rozetini fark ettiler ve neden bu rozeti taktığımı sordular. Ben de bir arkadaşımla bu partiye gittiğimi ve orada bu rozeti verdiklerini söyledim. Bundan sonra onlara üye olmamı istediler. O öğleden sonra okul çıkışında onlardan birkaçıyla ülkü ocağına gittik. Oradaki kişilerle tanıştım, fikirleri hoşuma gitti ve üye olmaya karar verdim.

İlk başta okulda pek fazla ülkücü yoktu. Ne zaman birinin başı sıkışsa bize geliyordu ve bizde yapılması gerekeni yapıyorduk. Bir nevi koruma kalkanı görevini yapmış oluyorduk onlar için. Bu şekilde sene sonuna geldiğimizde okulun sanırım hemen hemen yarısı bize katılmıştı. 

Ben özellikle Kürtlerden nefret ediyordum. Adolf Hitler ve Mussolini'nin hayatı ilgimi çekmeye başlamıştı. Elimdeki kısıtlı olanaklarla onlar hakkında yapabildiğim kadar araştırma yapmaya çalıştım. Özellikle Hitler'in hayatı beni çok etkilemişti. Hitler Yahudiler'e karşı özel bir nefret beslemişti ve bana göre de haklı sebepleri vardı. Hitler'in çocukluk ve gençlik yılları sıkıntılarla dolu geçmişti. Kendisi bir Alman'dı ve ülkesinde sıkıntı çekiyordu, ama Yahudiler'in pek çoğu iyi birer yaşam sürüyordu. Hitler ülkede yönetimi eline geçirip Yahudiler'i yok etmeye başlamakla kalmamış ama Avrupa'nın birçok yerine de savaş açmıştı. Oradaki Yahudiler'i de yok etmek istiyordu. Ben de Kürtleri sadece Türkiye'den değil ama ama tüm Ortadoğu'dan sürmek istiyordum. Bu düşüncelerimi ülkü ocağına haftada bir gün yapılan toplantılarda birkaç kez dile getirdim, ama oradakilerin çoğu benimle aynı fikirde olmadı. Ülkü ocağına bir müddet daha gidip gelmeye devam ettim, ama o toplantılara bir daha katılmadım. Etrafımda benim gibi düşünen insanları toplamaya çalışıyordum, ama bu işte pek de başarılı olduğum söylenemezdi. 

Üniversite sınavları yaklaşıyordu ama ben siyasi işlerle uğraşmakatan sınavlara hazırlanmaya fırsat bulamamıştım. Sınava yine de girdim. Doğal olarak hiçbir yeri kazanamadım. Evde de durum benim için pek iç açıcı sayılmazdı. Lise bitmiş, ben üniversite sınavını kazanamamıştım ve hiçbir iş yapmadan günlerimi geçirmekteydim. Bu durum babamla aramızın sayesinde özel bir dershaneye ücretsiz kaydımı yaptırmayı başardım. Bu dershanenin yönetimi sol görüşlüydü ve bu yüzden genelde kendi düşüncelerinde ya da düşüncelerine yakın kişileri dershaneye öğrenci olarak kabul ediyorlardı. Benim siyasi düşüncem hakkında henüz hiçbir bilgileri yoktu ve en azından şimdilik benim de onlara bunu belli etmeye niyetim yoktu. Eğer zor zahmet kabul edildiğim bu dershaneden de herhangi bir sebepten atılırsam babamla ne duruma geleceğimizi düşünmek bile istemiyordum.

Bir gün sebebini hatırlamıyordum, ama ülkücülerin düzenlediği bir toplantı vardı. Şehir merkezinde yapılan bu toplantıdan sonra parti otobüsü ve birkaç arabayla şehirde bir müddet dolaştık. Gitmekte olduğum dershanenin önünden de konvoyun içinde görmüş. Ertesi gün dershaneye gittiğimde kaydımın silindiğini söylediler. Bu durumu babama nasıl açıklayabileceğimi bilmediğimden dershaneye gidiyormuş gibi her gün dışarı çıktım.

Комментариев нет:

Отправить комментарий